Ütopya, Karşı-Ütopya ve Türk Edebiyatında Ütopya Geleneği
Firdevs Canbaz Yumuşak
Özet
Platon’un Devlet’inden beri ideal bir toplum düzeni isteği insanoğlunu ütopyalar tasarlamaya götürmüştür. Öte yandan ütopyada, özgürlükten, eşitlik adına vazgeçilmesi ütopyayı totalitaryen bir tasarıya dönüştürmüş bu da ütopyaların, karşı-ütopyasını da beraberinde getirmesine yol açmıştır. Karşı-ütopyaların ortak özelliği, toplumları gelecekte bekleyen tehlikeleri göstermektir. Ütopya, Avrupa merkezli bir türdür. Müslüman toplumlarda ütopyanın gelişmemesi İslam ile ilişkilendirilmiş, İslam medeniyeti içinde yazılan metinlerin dünyayı değiştirmeye yönelik değil süslemeye yönelik olduğu iddia edilmiştir. Türk edebiyatında ilk ütopik metinler ise yıkılmaya yüz tutan Osmanlı Devleti’ni kurtarmaya yönelik çabalarla paralel yazılan rüyalardır. Bir başka bunalım dönemi olan Servet-i Fünûn’da da Yeşil Yurt girişimi gibi ütopyalara rastlanır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1930’lu yıllarda ulus-devlet düşüncesini destekleyen ütopya türünde romanların yoğun olarak yazıldığı görülür. 1965’ten sonra geleceğe dönük karamsar bakış öne çıkmakta, bu nedenle edebiyatımızda ütopyadan çok karşı-ütopya yazılmaktadır. Bu durum sosyal hayatla da yakından ilişkilidir. Dolayısıyla edebiyatımızdaki karşı-ütopyaların, sosyolojik birer ikaz olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Platon’un Devlet’inden beri ideal bir toplum düzeni isteği insanoğlunu ütopyalar tasarlamaya götürmüştür. Öte yandan ütopyada, özgürlükten, eşitlik adına vazgeçilmesi ütopyayı totalitaryen bir tasarıya dönüştürmüş bu da ütopyaların, karşı-ütopyasını da beraberinde getirmesine yol açmıştır. Karşı-ütopyaların ortak özelliği, toplumları gelecekte bekleyen tehlikeleri göstermektir. Ütopya, Avrupa merkezli bir türdür. Müslüman toplumlarda ütopyanın gelişmemesi İslam ile ilişkilendirilmiş, İslam medeniyeti içinde yazılan metinlerin dünyayı değiştirmeye yönelik değil süslemeye yönelik olduğu iddia edilmiştir. Türk edebiyatında ilk ütopik metinler ise yıkılmaya yüz tutan Osmanlı Devleti’ni kurtarmaya yönelik çabalarla paralel yazılan rüyalardır. Bir başka bunalım dönemi olan Servet-i Fünûn’da da Yeşil Yurt girişimi gibi ütopyalara rastlanır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1930’lu yıllarda ulus-devlet düşüncesini destekleyen ütopya türünde romanların yoğun olarak yazıldığı görülür. 1965’ten sonra geleceğe dönük karamsar bakış öne çıkmakta, bu nedenle edebiyatımızda ütopyadan çok karşı-ütopya yazılmaktadır. Bu durum sosyal hayatla da yakından ilişkilidir. Dolayısıyla edebiyatımızdaki karşı-ütopyaların, sosyolojik birer ikaz olarak değerlendirilmesi de mümkündür.